Hayatımızda en çok kullandığımız deyim her ne kadar dile getirmesek de ‘kılıfına uydurmak’tır. Neredeyse kişiliğimizin bir parçası haline getirmiş olduğumuz bu tutum çocukluğumuzla beraber büyümektedir.  

En yakınlarımızdan başlamak üzere her davranışın akıl mantık aranmaksızın kendi içerisinde bir tutarlığı olduğu söylenegelir.  Yanlış da olsa her yapılan özellikle de olumsuz şeyler mantığa büründürülerek haklılık kazandırılır. Bu durumu en iyi özetleyen ise Şener Şen’in “Banker Bilo” filmindeki “Bir sor bakalım niye yaptım.” repliği diyebiliriz.

Hayat, filmlerdeki gibi eğlenceli gelip geçmiyor maalesef. Gerçekte olanların yanlış da olsa doğru da olsa bir maliyeti vardır. Bu kimi zaman maddi, kimi zaman da insanların canına mal olabilecek niteliktedir.  İnce düşünülmeden uygulanan bazı kararların sonucu felaketlerle, soykırımlarla sonuçlanmıştır. 

Ülkemizin de bu konudaki kabarık sicili hafife alınamayacak kadar ileri düzeyde denebilir. Devlet aklı olarak lanse edilen kronikleşmiş bir tutum olan anayasayı tağyir, tebdil ve ilgaya teşebbüsten yani anayasanın anasını tangur tungur edip yasasını da ortadan kaldırmak suretiyle tam bağımsız Türkiye sevdalısı gençlerimizin ve siyasetçilerimizin idam edilmeleri neden olmuştur.

Örf ve adetlerimizden başlarız masumiyet kurnazlığına. Ardından nefsi müdafaa. Tahrik hak getire, olmazsa olmazımızdır. Padişah hükmü verir. Ardından Ebu Suud efendiler yazar fetvayı. Padişahım çok yaşasın, en iyiyi en doğruyu o bilir. Tanrının yeryüzündeki kılıcıdır. Helaldir ona zulüm, para, mal, mülk, cariye. Büyükler yapar eder; bize kılıf bulmak düşer. 

Yüzyıllardır telafisi mümkün olmayan bu gibi uygulamalar hele de köleleştirilmiş alt tabaka diye lanse edilen kesimler için kaderin cilvesinden öteye geçmemiştir. Bu alışkanlık kanser hücreleri gibi vücudun tüm bölgelerine sirayet etmiştir artık. 

İktidarlar belirli aralıklarla geçmişle hesaplaşma yolunda safane bir tutumla zamanın zihin silici gücünün ardına saklanarak bir tavır geliştirme alışkanlığı geliştirmiştir. 

Hesap sorma ve hesap verme ilkesi devlet ve toplum düzeninin merkezine oturmadığı sürece duygusal serzenişler çekilen acıların karşılığı olamaz. Bu gibi yaklaşımların geri toplumlarda karakteristik bir özelliğiymiş gibi atfedilmesi bir diğer kılıftır aslında.

Zamanın o acımasız törpüsü, hukukun hantal adımlarının da desteğiyle kılıf tamamlanmış olmaktadır. Dönüp geriye bakıldığında klasik cümlelerin anılar adı altında, duygusal bir edayla aktarılıp aklanmasının önünü açılması sağlanmıştır. 

Kurumsal yapıların yazılı olmasa da ilkesel tutumu, vatandaşının yanında olmaktan ziyade devletin onlardan azade bir kimliğe sahip olduğu yönündedir. Bu düşünceden hareketle, devlet kurumlarıyla vatandaşın karşı karşıya geldiği durumlarda,  hatalı da yanlış da olsa  çoğunlukla devletin çıkarları ön planlana alınmaktadır. 

Bireylerin gelip geçici olduğu, yaşatılması gerekenin hatalı da olsa kurumlar olduğu devletçi anlayışın her şeyin üstünde kabul edilmesidir. Oysa kanunların adalet temelinde oluşturulması esastır. 

Çıkar odaklı oluşturulan kanunlar; kanun koyucuyu, korumaya adanmış bir sistemle iktidarını oluşturursa mazlum atfedilen kesimin hakkını alma şansı ortadan kalkmaktadır. İktidar sahipleri kamu gücünü kullanarak kar zarar hesabını, hak hukuk boyutunun üstünde değerlendirerek kararlar almaktadır.

Ne zaman ki demokratik ve hukuk devleti olma adımlarının atılması söz konusu olduysa tarihin tozlu sayfalarının aralanması gündeme gelmektedir. İktidarların çıkmaza girdikleri anda geçmişiyle yüzleşme damarları ortaya çıkıyor. Bir Kürt atasözü, içinde bulunduğumuz yanarlı dönerli durumu çok daha iyi özetleyebilecek niteliktedir.

“Bi gur re dikujin, Bi şivan re dixwin, Bi xwedî re digirîn...”

Meali: Kurtla beraber öldürüyorlar, çobanla beraber yiyorlar, sahibiyle beraber ağlıyorlar. Açmak gerekirse önce linç ediyoruz. Ardından haklı gerekçeler uydurup yapılan linçi alkışlatıyoruz. Filmin sonunda da pişman olmuş, yanlış yapılmış algısı üzerinden üzülüp ağlıyoruz. Her defasında aynı senaryonun farklı aktörleriyle sinemalardayız. Bizi izlemeye devam edin.

 MESUT AKÇA