Hiçbir şeye şaşırmadığımız bir sabaha gülümseyerek uyandım, Her sabah yaptığım gibi HER ŞEYİ BİLDİĞİM, HER ŞEYE SUSTUĞUM, HER ŞEYDEN KORKTUĞUM üçü bir arada yaşam sevgimle pencereyi açtım.

Her şey çok güzel olacak havasıyla doldurdum ciğerlerimi,

İç sesim yine alaycı kuş, dalgasında hayatın; dış sesim, atışmada ısrarlı, kör, sağır, dilsiz;

Yarım ağız da olsa “he he!”

Ona inat, en azımdan kızlarımız mutlu diye söylendim; kimse onları çocuk yaşta evlendirmiyor, herkes okutuyor;

“Yav he he!” sesi çınladı kulağımda

Sokak hayvanlarımıza, ormanlarımıza, derelerimize sahip çıkıyoruz; aman unutmayın,

“Hımm, he he!”

Maden şirketlerine havamızı suyumuzu, toprağımızı peşkeş çekmiyoruz, hiçbir ihale yandaş ve yalakalara verilmiyor;

“Yine de he he!”

Sabah sabah öfkelensem de içim gıdıklanıyor. Bir yanım yeter, diğer yanım salıver diyor;

Bu yıl da petrol bulacağız, diye haykırdım.

“Yav he he!”

Doğalgaz durur mu fışkırıyor memlekette, onu da unutmadık, kıçımızda tutacak değiliz ya, onu da çıkaracağız;

“Yav he he!”

Dış güçlere yine boyun eğmedik, eğmiyoruz; talimat da almadık, almıyoruz; sözümüz söz, özümüz öz; dedim gururla

“Yav he ki, he!”

İsrail’le hiçbir zaman dost olmadık-olamayız-olmayacağız da, ticaret desen de koptu kopacak;

“Yav he he! Vallahi he!” En kötü cola alır dökeriz.

ABD’yi sevmem, istemem; yan cebimde durur;

          Avrupa bizi yine kıskanıyor, varsın çatlayıp patlasınlar; 

“Ooo bilmem mi, ona da he he!”

Liyakatla mülakatı da kanka yaptık. Jurilerimiz/komisyonlarımız yerli ve milli hale geldikçe içimizdeki İrlandalıları/bozguncuları/anarşikleri ayırt ettik, kimsenin hakkı yenmiyor desek yeridir.

“Yav he he! Nazardan ırak…”

Asgari ücretlimiz, emeklimiz mutlu mesut, sabırı da şükürü de öğrendiler, üç beş kuruşla yetinebilmenin mutluluğuyla dualar ediyor.

“Yav he he! Bunda ne şüphe”

Alın teriyle çalışan herkes kimseye muhtaç değil, ev de araba da alabiliyor.

“Yav ne demezsin he he!”

Evlenebilmek mucize değil ki, devlet desteği var, hem düğüne hem çocuğa, ayıp bilir büyükler, her gelen en az bir çeyrek takar yani;

“Yav he he, hem de ne takar!”

Komşumuz açken tok da yatmıyoruz; faiz de haram olmaktan çıktı çıkacağa benziyor. Yetim hakkı da yeme yok;

“Yav he he! Onda ne şüphe…”

Yeter mi yetmez tabii, mutluluğun resmi bu kadar değil sevgili Abidin;

Üniversitelerimiz ışığıyla  Güneşi kıskandırıyor, sürekli bir aydınlık, nur inmiş kampüslere. Bilimsel araştırmaların ardı arkası kesilmiyor. Liyakat zirvede. Mobbing desen kapıdan giremez. Üstelik her akademisyen İngilizce adını söyleyip ona kadar sayabiliyor;

“Vayyy Maşallah! Nazarlardan ırak!”

İlanlarında adrese teslim personel ilan da yapmıyor artık. Bir gün kendi rektörünü seçmeyi de başaracak;

“Yav he he!”

Köprü ve otoyollarımız bedavadan biraz pahalı, AVM’ler desen dolup taşıyor;

“Yav he he!”

Cezaevlerimizi kutluyoruz her sezon doluluk oranıyla otellerimizi kıskandırmaya devam ediyor;

“Yav he he”

Öğrencilerimizi unutmadık, geleceğe umutla bakabiliyor, hiçbiri ülkeyi terk etmek istemiyor;

“Yav he he!”

Çok şükür her sabah çocuklarımıza harçlık verebiliyoruz;

“Yav he he!”

En büyük para birimimiz 200 TL ile buzdolaplarımız tıka basa olmasa da doluyor, garibanın sofrasına et giriyor;

“Yav he he!”

Yeter mi yetmez;

Her gün camilerimiz dolup taşıyor. Yetmiyor daha çok yapıyoruz;

“Maşallah maşallah!”

İmamlarımız uyduruk din tacirlerine fırsat vermiyor, hak hukuk ve adaleti dilinden düşürmüyor;

“Yav he he!”

Tüm tarikatlar, zengin dindarlar malvarlıklarını fakirlere dağıtmış, Allah yolunda bir lokma, bir hırka yaşayıp, şatafat şeytana yakışır diyorlar…

“Yav he he!”

İçimizdeki şeytanı da alt ettik, Her zamankinden daha dürüstlük, daha samimiyiz, doğruluk kumaşından 5 metre kefenimiz var;

“Yav he he!”

Kürtleri sorma onlar yine canımız, ciğerimiz; dili bilinmeyen dil olsa da mecliste; halayları güzel;

“Yav he he!”

Aleviler desen başımızın tacı, bir dedikleri iki edilmez;

“Yav he he!”

Din dersi zorunlu olsa da türevleri seçmeli;

“Yav he he!”

Halkımız eğitim öğretimden oldukça memnun. Şehirlerimizde ikili eğitim yapılan okulumuz yok gibi;

“Yav he he!”

Sınıflarımız da 25’i geçmiyor, en azından yüz kişiden biri dilekçe yazabilir, galiba, sanırım, gibi, inşallah!

“Yav he he!”

“Şehir şehir çok hastane yaptık sıra gelir sana da;

“Yav he he!”

SMA hastalarımızın anneleri meydanlarda, ekranlarda yalvarmıyor;

“Yav he he!”

Yeter mi yetmez tabii;

Araç muayene ve sigorta ücretleri desen sudan ucuz;

“Yav he he!”

Memurlarımız, işçilerimiz emeklilerimiz Antalya otellerinde yer bulamıyor;

“Yav he he!”

Dürüstlük abidesi TUİK’in her ay açıkladığı enflasyon sayesin de ucuzlayıp kalkınıyoruz;

“Yav he he!”

Danıştay raporlarını belki bu sene açıklar;

“Yav he he!”

Mahkemeler yine adil kararlarıyla AHİM’i kıskandırıyor hala;

“Yav he he!”

Savcıler yine görevinin başında, gözümüz arkada değil;

“Yav he he!”

Hiçbir siyaset insanı ekstra zenginleşmedi. Herkes maaşıyla kıt kanaat geçinmeye devam ediyor;

“Yav he he!”

Dernekler vakıflar her yıl malvarlığını, yapılan bağışları şeffaf bir şekilde yayınlıyor;

“Yav he he!”

Haber kanalları yine tarafsız ve adil yayınlarıyla gazeteciliğin hakkını veriyor;

“Yav he he!”

Basın özgürlüğünde adımız altın harflerle yazılı;

“Yav he he!”

Vergi de adalet süper. Sabit gelirlilerin hiçbirine göz açtırılmıyor;

“Yav he he!”

Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar artık hayal;

“Yav he he!”

Kapalı kapılar ardında devlet yönetilmiyor, pazarlıklar da olmuyor, dün söylenilenler bugün unutulmuyor;

“Yav he he!”

Bence yetti artık. Her şey güllük gülistanlık, sabrın sonu selamet, Sıkı durun çok değil geldi geldi, birazdan yine şahlanacağız;

“Yav Vallahi he he!”

İçini boşalttığımız o kadar çok değer yargısı var ki hemen hepsini çürütmüşüz. Tüm bedenimiz acıdan kıvransa da, aklımızın alamayacağı olaylarla da karşılaşsak, ciğerimizin yanıp vicdanımız kanasa da ömrü bir günlük. Ertesi güne RESET atılmış gibiyiz maşallah. Ağlarız sızlarız o gün için biraz da üzülürüz o kadar. Ertesi güne hiçbir şeyimiz kalmaz biliriz. Tertemiz vicdanımızla güne uyanabiliyoruz nasılsa. Gün gelir devran döner, cesur yürek bir Süpermen, olmadı Don Kişot çıkar elbet. Dayanmalıyız hiçbir şey yapmadan diş ile tırnak ile uyku ile… Her şey yolundaymışçasına rutin hayatımıza işimize gücümüze dalabiliyor olmak da güzel. Yeter ki vatanımız sağ olsun, milletimiz var olsun, bayrağımız dalgalansın naraları eşliğinde yatan maaşımızla soluk alıyoruz nasılsa; gülüyor yüzümüz. Satabiliyoruz anında dünyanın anasını, avradını, atasını… Az çok demeden idare eder, çoluğumuz çocuğumuzun yanında olmanın şükrüyle,  başımızı yastığa koyabiliyoruz. Gerisin geri çok da tın… Herkese iyi uykular, nasılsa her koyun kendi bacağından asılır.