Benim anam Cennet’tir... Cennet’in kendisidir. Adı da kendi gibidir. İyi ve güzel insanlar için ödüldür. Benim ve kardeşlerimin ödülü. Hani ölmeden Cennet’i yaşamak derler ya işte öyle bir şey.

Sığınak gibi, serin bir gölgede soluklanmak gibi.  Fırından yeni çıkmış sıcak ekmek gibi, yağmur sonrası şöyle bir toprağın kokusu gelir ya onun gibi… Bazen bir çayın buğusunu, bazen bir ekmeğin sıcaklığını hissedersin, derin derin soluklanırsın ya işte öyle de bir şey.

Adamak kadar adanmanın karşılığıdır Cennet annem. Canım, cancağızım annem, ne kadar çalışsa da kendi yorgunluğunu unutturacak kadar güçlü, durur yanımızda.  Başkasının acısını kendi yüreğinde hissedecek kadar da merhametlidir… İsminin hakkını fazlasıyla verir, ne zaman “anam” desem, dudaklarımda huzur, içimde minnet yeşerir. Cennetimizdir o bizim. Yüreğimizde ırmaklar akar kuru dallar yeşerir onunla.

Cennet’i öyle uzaklarda öte dünyalarda aramam, yanı başımda bulmak garip olmanın ötesinde mucize değil mi? O mucize benim annem işte… O Cennet’in adı, hem de ta kendisi. Yalnızca doğurmakla kalmadı bizi, her güne sabırla, sevgiyle, fedakârlıkla hep yeniden, defalarca var etti.

Hani cefanın da güzelliğin de adresi olur bazı insanlar. İşte tam da benim annem, öyle bir kadındır. Yiğittir; korkusuzdur; ama bir kelebeğinki kadar körpe yüreklidir. Bir karıncanın yolundan çekilecek kadar ince ruhludur. Kırmaz, incitmez. Varsa da paylaşır, ya yoksa…  Vallaha, yaratır derler ya işte o analardandır anam. Bulur buluşturur artık ne kaldıysa elinde. Eli de gönlü kadar bol ve geniştir. Deryalar, denizler, okyanuslardan da ötedir.  Kapıyı çalan boş dönmez ki, her daim doyar karnı; sofrası Halil İbrahim bereketi taşır. Taşar durur tavası tenceresi…

Annem ahh! Güzeller güzeli annem; yediveren çiçeğim. Her mevsim açar mı, her mevsim verir mi meyvesini. Kar, kış, kıyamet dindirmez mi senin şefkat nehrinden akan cömertliğini.

Yok valla! O benim dünyamın Cenneti. Hele ki onun yanında olmak, sesini duymak, bir tebessümüne şahit olmak… İşte bu hayatımın gerçek ödülü. Benim anam Cennet’tir diyorum. Sanki Cennetten de öte biraz da mucizem. Ne mutlu bana, ne mutlu kardeşlerime, ne mutlu anamın duasında adı geçenlere…

Cennette ne varsa, anamda da o var… Şefkatin en yumuşak hali, merhametin en derin sesi, sabrın en sessiz hali… Anam bir dokunuşla içimi ferahlatır, bir bakışıyla bin kelime söyler. Ne zaman hayat zorlaşsa, sanki onun varlığıyla var oluyorum yeniden. Cennet nasıl huzursa, anam da öyle… Cennet nasıl güzelliklerin kaynağıysa, anam da öyle…

Benim anam cennettir... Öyle mecaz falan değil, bildiğiniz cennet. Sanki Tanrı, yeryüzüne kendi cennetinden bir parça bırakmak istemiş de anneme vermiş adını. Onun gölgesinde büyüdüm ben, onun kanatları altında yaşadım. Sesinde huzuru, sabrıyla yolumu buldum.

Adı gibi yüreği de cennettir anamın. Herkesin yükünü kendi yükü gibi taşır. Tanrı’nın cenneti sonsuzsa, benim anam de öyle…